Güvenlik stratejileriyle tanınan İsrail, son dönemlerde büyük bir sıkıntı yaşıyor. Son 10 gün içerisinde ABD’den gelen destek azaldıkça, ülkenin füze kalkanı sistemlerinin etkinliği de sorgulanmaya başlandı. Şimdi, İsrail’in uzun süredir dayanılmaz bir biçimde bağımlı olduğu ABD askeri yardımı olmadan nasıl bir savunma geliştirebileceği merak ediliyor. Bu durumu anlamak, hem bölgede hem de uluslararası arenada ciddi sonuçlar doğurabilir.
İsrail’in hava savunma sistemi olarak öne çıkan Iron Dome (Demir Kubbe) gibi teknolojiler, ABD’nin sağladığı finansman ve teknoloji yardımıyla inşa edildi. Ancak, bu destek son zamanlarda azalma gösterdi. ABD hükümetinin bölgede değişen politikaları ve iç siyasi dinamikler, İsrail’e verilen askeri yardımın kısıtlanmasına yol açtı. Uzmanlar, bu durumun uzun vadede İsrail’in güvenliğini nasıl tehdit edeceği konusunda endişeliler.
İsrail, her ne kadar gelişmiş bir savaşa hazırlık altyapısına sahip olsa da, ABD desteği olmadan bu sistemlerin sürdürülebilirliğini sağlamakta zorlanabilir. Son 10 gün içinde bu tür bir tedarik zincirinin kopması, İsrail'in karşılaşabileceği yeni tehditlere karşı ne kadar hazırlıklı olduğunu sorguluyor. Öte yandan, İran’ın bölgedeki etkinliği ve gelişmiş füze teknolojileri, İsrail’in savunma kapasitelerini daha da zorlamakta.
Bölgedeki diğer ülkeler de, İsrail’in bu zayıflığından faydalanabilir. Özellikle Hizbullah ve Hamas gibi grupların, bu süreçte gelişmiş füze kapasitelerine karşı nasıl bir strateji izleyebilecekleri merak konusu. İran’ın desteklediği bu gruplar, İsrail’in zayıflığından yararlanarak saldırı planları yapabilir. Dolayısıyla, bu durum sadece İsrail için değil, tüm Orta Doğu için bir güvenlik açığı anlamına geliyor.
İsrail hükümeti, karşılaşabileceği potansiyel tehditlere karşı nasıl bir yol izleyeceğini belirlemek zorunda. Savunma amacıyla yeni anlaşmalar yapmak ya da mevcut sistemlerini geliştirmek, hükümetin öncelikli gündemi olabilir. Ancak, bu tür önlemler acil bir çözüm üretmeyebilir. Uzmanlar, İsrail’in yalnızca yeni teknolojilere yatırım yaparak değil, aynı zamanda diplomatik çözümlerle de güvenliğini sağlaması gerektiğini vurguluyorlar.
Özetle, İsrail’in füze kalkanı sistemlerinin ABD desteği olmadan kalması, hem ülke içindeki dinamikleri hem de bölgesel güvenlik durumunu derinden etkileyecek. Bu kritik 10 gün, hem uluslararası kamuoyu hem de bölgedeki aktörler için önemli bir sınav niteliği taşıyor. İsrail’in nasıl bir strateji izleyeceği, hem kendi güvenliği hem de Orta Doğu’daki dengeler açısından büyük bir öneme sahip. Gelişmeleri yakından takip etmeye devam edeceğiz.