Türkiye'nin güneydoğusundaki bir köyde yaşayan 8 yaşındaki Meryem, hastalığı ve yetersiz beslenme nedeniyle yürekleri burkan bir duruma sürüklenmiş durumda. Beş kardeşin en küçüğü olan Meryem, bir zamanlar 25 kilo iken, şimdi yalnızca 10 kiloya düştü. Aile, temel gıda ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çekiyor ve Meryem, açlıkla mücadele eden yalnızca bir birey değil, aslında birçok çocuğun temsilcisi. Bu haber, Meryem'in hikayesinin yanı sıra, toplumumuzda açlığın, yetersiz beslenmenin ve çocuklara yönelik sosyal yardımların aciliyetini gözler önüne seriyor.
Meryem, köyde ailesiyle yaşayan sevimli bir çocuk. Ancak, Meryem'in hayatı, aile içindeki maddi zorluklarla şekilleniyor. Babası inşaat işlerinden, annesi ise tarlada çalışarak geçimlerini sağlamaya çalışıyorlar. Ne yazık ki, bu zor koşullar altında ailenin yeterli gıda temin edebilmesi pek mümkün olmuyor. Meryem, sık sık dondurulmuş ekmek veya sadece çorba ile besleniyor, bu da onun sağlık durumunu olumsuz etkiliyor.
Meryem’in okula gitmesine de maddi zorluklar nedeniyle sık sık ara vermesi gerekiyor. Abla ve abileri, yaş ortalamaları bakımından Meryem'den daha büyük oldukları için, aile bütçesinin yükünü taşımaya çalışıyorlar. Fakat bunun getirdiği baskı, yer yer travmatik anları da beraberinde getiriyor. Küçük Meryem, hepimiz gibi umut dolu bir çocuk ancak yetersiz beslenmeden dolayı, neredeyse her gün hastalanıyor. Toplumun ona ilgisiz kalması, ailesinin bu süreci daha da zorlaştırıyor.
Meryem’in durumunu öğrenen komşular ve köy halkı, durumu değiştirmek için ne yapabileceklerini düşünmeye başladılar. Yetersiz beslenme sıkıntısının yaygın olduğu bu bölgede, çocuklar için başlatılan yardım kampanyaları da bir nebze olsun umut veriyor. Meryem’in yaşadığı köyde, yerel dernekler ve sivil toplum kuruluşları, çocukların ve özellikle yetersiz beslenenlerin beslenme ihtiyaçlarını karşılamak için faaliyete geçtiler.
Yardım kuruluşları, Meryem gibi çocuklar için gıda paketleri ve enerji artırıcı besinler temin ediyorlar. Ancak bu yardım bağışları, sürekli bir çözüm sağlayamıyor; zira sistematik bir değişim ve sürdürülebilir bir destek sağlanması aciliyet arz ediyor. Küçük Meryem, onu bekleyen bir gelecek olduğunu bilmek istiyor. İşte tam burada, toplumun her kesimine düşen büyük bir sorumluluk var. Meryem’in ve benzer durumdaki diğer çocukların sesi olmalıyız.
Devlet, bakanlıklar ve insan hakları kuruluşları, bu tür vakalara öncelik vermek ve çocukların sağlıklı bir gelecek için büyümelerine yardımcı olmak amacıyla daha etkili adımlar atmalılar. Her bir yardım, her bir bağış, bir çocuğun hayatında büyük bir fark yaratılmasına neden olabilir. Meryem'in hikayesi, sessiz kalanların gerçekte ne kadar duyarsız olabileceğini gösteriyor; onun durumuna kayıtsız kalmak, asıl insanlığımıza yapılmış bir hakarettir.
Küçük Meryem'in ve onun gibi binlerce çocuğun sesi olmak, hepimizin sorumluluğu. Sosyal medya üzerinden bu durumu yayarak, farkındalık oluşturabilir ve daha fazla insanı yardım yapmaya teşvik edebiliriz. Neden olmasın? Belki de küçük Meryem’in yaşadığı zorluklar, gelecekteki bazı gelişmelere kapı aralayabilir. Unutmayalım, bir çocuğun gülümsemesi, geleceğimizin aydınlık olacağının en güzel göstergesidir.
Meryem, 8 yaşında ama yaşadığı ağır şartlar onu çok daha olgun ve yetenekli biri yapıyor. Umutlar, sevgiyle yeşerir ve bizler, Meryem gibi çocuklara destek olduğu sürece, kaybettiğimiz yılların telafisini yapabiliriz. Yaşamın en temel hakkı olan beslenme, her çocuğun ulaşması gereken bir gerekliliktir. Gelin, birlikte bu adaletsizliği değiştirelim ve Meryem’in bir gün sağlıklı, mutluluk dolu bir hayata kavuşması için çaba gösterelim.