Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesi, göçmenlik politikaları konusunda tartışmalı bir karara imza atarak, eski Başkan Donald Trump'a önemli bir yetki tanıdı. Bu karar, Trump yönetimi döneminde uygulanan göçmen politikalarının yeniden gündeme gelmesine neden oldu ve göçmen toplulukları arasında büyük bir kaygı yarattı. Mahkemenin, Trump’ın göçmenlerin yasal statüsünü iptal etme yetkisini onaylaması, hem yasal hem de siyasi açıdan pek çok belirsizliği de beraberinde getiriyor.
Yüksek Mahkeme’nin bu kararı, Amerikan göçmenlik yasaları çerçevesinde, federal hükümetin belirli göçmen gruplarının yasal statüsünü iptal etmesi veya değiştirmesi konusunda geniş bir yetkiye sahip olduğunu ortaya koyuyor. Mahkeme, Trump’ın yürütme yetkisi çerçevesinde göçmenlik uygulamalarını gözden geçirmesi gerektiğini savundu. Bu karar, özellikle DACA (Deferred Action for Childhood Arrivals) programı kapsamında yer alan genç göçmenler için büyük bir tehdit oluşturuyor. DACA, çocuk yaşta Amerika'ya getirilen göçmenlere yasal statü ve çalışma izni sağlamaktadır. Yüksek Mahkeme, bu programın geleceği konusunda hâlâ belirsizlikler olduğunu vurguladı.
Trump’ın bu yetkiyi kullanma olasılığı, göçmen toplulukları arasında büyük bir endişe doğurmuş durumda. Uzmanlar, bu tür bir hamlenin, göçmenlerin toplum içerisindeki konumu ve hakları üzerinde yıkıcı etkiler yaratabileceğini belirtiyor. Ayrıca, politik olarak bu durum, Trump’ın yeniden başkanlık yarışına katılma ihtimaliyle birlikte, Cumhuriyetçi Parti içindeki muhalif sesleri de canlandırabilir. Göçmen hakları savunucuları, bu kararın adalet sistemini tehdit ettiğini ve göçmenlerin insan haklarının ihlal edilme riski taşıdığını ifade ediyor.
Yüksek Mahkeme’nin kararı, göçmen hakları savunucuları tarafından sert eleştirilere maruz kaldı. Birçok sivil toplum kuruluşu, bu kararın yasal olmayan ve insanî açıdan sorunlu olduğunu savunarak geniş çaplı protesto gösterileri planlıyor. Bu durum, Amerikan toplumunun yanı sıra, uluslararası arenada da yankı bulabilir ve ABD’nin yüzünü yurt dışında olumsuz bir şekilde etkileyebilir.
Sonuç olarak, Yüksek Mahkeme’nin Trump’a verdiği bu yetki, yalnızca mevcut göçmen politikalarını değil, aynı zamanda toplumsal adaleti de sorgulatan bir karar olarak hafızalara kazındı. Trump’ın bu yetkiyi nasıl kullanacağına dair belirsizlikler sürerken, Amerika'daki göçmenler için önümüzdeki süreç gerçekten de zorlu bir dönüm noktası olabilir.